Direkt Dr. Oytun idil ile görüşeceksiniz..
Rumeli cad. No:3 D:1 Nişantaşı, Şişli - İstanbul / Türkiye
Ameliyattan önce muayene..
Drooling hastası değerlendirilirken dikkate aldığımız bir çok nokta vardır. Örneğin...
Hastanın yaşı
Salya akıntısının miktarı
Hastanın tanı konmuş bir nörolojik hastalığının olup olmadığı
Akıntının sürekli olup olmadığı
Hastanın aldığı ilaçlar
Hastanın kooperasyonu
Hastanın mental seviyesi (zeka geriliği olup olmadığı)
Hastanın duruşu (öne eğik, ağzı açık mı duruyor?)
Hastanın diş yapısı, çene yapısı, diş hijyeninin durumu
Hastanın kullandığı bir aparat yada cihaz var mı? (mesela ağız plağı, özel damaklık)
Daha önce ameliyat olmuş mu?
Ailenin ameliyattan beklentisi nedir, ameliyatın olası komplikasyonlarını biliyorlar mı?
Ameliyattan sonra almaları gereken ek tedaviler konusunda bilgileri var mı? (fizyoterapi, yutma eğitimi vs..)
Hasta değerlendirildikten sonra ameliyatın planını yaparız. Bazı hastada ağız içindeki 6 tükürük bezinin beşinin feda edilmesine gerek kalmaz.. Bazen sadece dilaltı ve çenealtı tükürük bezlerine müdehale edilir; parotis tükürük bezleri sağlam bırakılır.
Drooling ameliyatı: salya akıntısının kesilmesi için yapılan en radikal tedavi
Drooling sorunu ile getirilen hastalar genellikle salya akıntısının şiddetli olduğu vakalardır. Bu vakalarda diğer tedavi seçenekleri denenmeden direkt en radikal cerrahi seçenek düşünülebilir. Şiddetli ve çok şiddetli salya akıntısı olan hastalarda ("salya akıntısı neden olur?" sayfasındaki sınıflamaya göre) yapılması gereken, ağız içindeki büyük tükürük bezlerinden biri sağlam bırakılarak (genelde bir taraf parotis bezi sağlam bırakılır) diğer beş tükürük bezinin iptal edilmesidir.
Ameliyat genel anestezi ile yapılır. Hastaya anestezi verilirken boğaza yerleştirilen entübasyon tüpü burundan doğru yerleştirilir (nasal entübasyon). Böylece ağız boşluğu entübasyon tüpü ile doldurulmamış olur. Ameliyatı yapmak için yeteri kadar boş alan kalır.
Hastanın başı, cerrahın iki bacağı arasına gelecek şekilde tepetaklak yatırılır. Cerrahide buna "dudak-damak yarığı pozisyonu" denir. Hasta bu pozisyonda iken önce dilaltı tükürük bezleri komple çıkarılır. Sonra çenealtı tükürük bezlerinin kanalları bağlanır. Sonra bir taraf parotis bezinin kanalı ortaya çıkarılıp bağlanır.
Dilaltındaki çenealtı tükürük bezlerinin kanalları yanyanadır. Bu kanal ağızları birlikte, tek parça halinde ortaya konur.
Yerinden çıkarılan çenealtı tükürük bezi kanalları bağlanır. Alt çenede hemen dişlerin ve çene kemiğinin arkasında bulunan dilaltı tükürük bezleri komple çıkarılır. Bu tükürük bezleri, hemen çene kemiğinin arkasında bulunur ve büyük, belirgin bir tükürük kanalı yoktur. Ufak ufak çok sayıda kanalcıkları vardır. Bu yüzden bu bezler komple çıkarılır.
Aşağıdaki fotoğraf Dr. Oytun idil'in bir ameliyatında çekilmiştir. Fotoğrafın içinde de kitaplardan alınmış, ameliyatı gösteren bir çizimi görüyorsunuz. Ameliyatta yapılan işlem tam olarak tıp kitaplarında tarif edilen ameliyattır.
Dilaltı ve çenealtı tükürük bezlerine ek olarak, yanak iç kısımda bulunan parotis tükürük bezlerinden birinin kanalı da bağlanabilir. Hastanın salya akıntısı fazla ise parotis bezlerinden birinin kanalının da bağlanması önerilir.
Böylece ağız içindeki büyük tükürük bezlerinden (en fazla) beşi iptal edilmiş olur.
Tüm kesiler kendiliğinden eriyen ipliklerle dikilir. Bu dikişlerin alınmasına gerek yoktur. Genellikle 2-3 hafta sonunda iplikler erir ve düşer. Hasta ipliklerin düştüğünün farkına bile varmaz.
Hastalar genellikle bir gece hastanede yatırılır. Ertesi sabah taburcu edilir. İki-üç gün tanesiz sulu gıda verilir. Bir hafta kadar antibiyotik ve ağız dezenfektanı kullanılır.
Tükürük bezlerinin kanallarının bağlanmasına bağlı olarak bu tükürük bezlerinde geçici olarak şişme olabilir. Bezlerde üretilen tükürük bezin dışına akamadığı için kanal içinde ve bezde birikir. Bu da tükürük bezlerinde atrofiye yolaçar. Tükürük üretimi yavaş yavaş azalır. Biriken tükürüğün basıncı ile atrofiye uğrayan tükürük bezleri ufalır ve artık tükürük üretmez.
Dilaltı tükürük bezleri zaten tam olarak çıkarılmıştır..
Ameliyattan sonra "salya akıntısı neden olur?" sayfasındaki salya akıntısının değerlendirildiği sınıflandırmada "en az bir basamak düzelme" başarı sayılır.
Literatürde cerrahi tedavi ile %85-100 başarı sağlandığı bildirilmiştir. Drooling ameliyatının yan etkisi en az olan, başarı oranı en yüksek tedavi olduğu yazılır. Bu yüzden özellikle salya akıntısı fazla olan hastalarda ilk tercih edilmesi gereken tedavi seçeneğidir.
Tükürük kanallarının bağlanması dışında bir cerrahi yol var mıdır?
İkinci bir yol, tükürük kanallarının bağlanmayarak, ağız boşluğunun arkasında, yutağa doğru bir yere yönlendirilmesidir.
Bu tekniği tercih etmiyoruz. Tükürük kanalarının arkada, yutağa doğru bir yere yönlendirilmesi, hastayı genzine akan tükürüğü yutmaya zorlamak amacı ile yapılıyor. Eğer hastanın zeka seviyesi yeterliyse, eğitilebilir bir hastaysa bu teknik denenebilir. Fakat şu bir gerçektir ki, klinikte gördüğümüz hastaların çoğunda mental retardasyon (zeka geriliği) vardır. Bu hastaları eğitmek zordur. Genzine akan tükürüğü yutmakta yine zorlanırlar. Tükürüğü akciğerlerine çekerlerse bu sefer de akciğer sorunları ortaya çıkar. Böyle zeka geriliği olan vakalarda tükürüğün yutağa verilmesi, tükürüğün akciğere kaçmasına ve pnömoniye -zaatüreye- yol açabilir. Diğer yandan bu teknikte ağızdan salya akıntısı devam edebilir, çünkü salya üretimi azaltılmamıştır, sadece tükürüğün yutağa daha yakın bölgeye akması sağlanmıştır. Hasta yine de tükürük salgısını yutamazsa drooling devam edecektir.
Tükürük kanallarını ağız boşluğunun arka tarafına yönlendirmenin enteresan bir sakıncası daha vardır. Normalde bu tükürük kanallarının ağız içine açıldıkları yerlerde ufak da olsa bir sifinkter mekanizması vardır. Bu mekanizma, tükürük kanalının ağzını açıp kapatarak tükürük akışını denetler. Kanalların bu ağız kısımları, kanalın geri kalanı ile yerinden kaldırılıp ağız boşluğunun arka tarafına tranfer edildiğinde bu sfinkter mekanizması (tükürük kanalının açıldığı yerdeki kapama açma mekanisması) bozulur. Tükürük akışını az da olsa durduran bu mekanizma bozulur ve tükürük akışı sürekli hale gelir. Bu yüzden bu tekniği tercih etmiyoruz.
Bu sorunlar yüzünden tükürük kanallarının ağız boşluğunun arka tarafına, yutağa doğru yönlendirilmesini uygulamıyoruz.
Uyguladığımız teknik dilatı tükrük bezlerinin çıkarılması ve diğer tükürük bezlerinin kanallarının bağlanması, geriye sadece tek taraf parotis bezinin sağlam bırakılmasıdır..
Ameliyatın yan etkileri ve olası komplikasyonları
Kanalları bağlanan tükürük bezlerinde bir kaç günden bir iki haftaya uzayan bir şişme görülür. Bu beklenen bir şeydir. Tükrük bezinin kanalı bağlandığı için üretilen tükürük, bezin içinde birikir ve şişmeye yolaçar. Bu şişmeler zamanla iner. Ağıziçindeki şişmelere bağlı solunum ve beslenme zorluğu genelde görülmez. Yüzlerce vakalık tıbbi yayınlarda bu gibi sorunların hep 1-2 hastada görüldüğü bildirilmiştir.
Ameliyatta ağız içinin dezenfekte edilmesi ve ameliyattan sonra antibiyotik alımına bağlı olarak candidiazis (pamukçuk, mantar enfeksiyonu) görülebilir. Antibiyotik bir süre kesilir ve antifungal tedavi yapılır. Hastanın ağzı pamukçuk mantar enfeksiyonu yüzünden beyaz görülür. Kötü görünse de basit bir komplikasyondur, kısa sürede geçer. Daha sonra bir kaç gün daha antibiyotiğe devam edilir.
Özellikle dilaltı tükürük bezlerinin çıkarıldığı yerde (dilaltında) "ranula" görülebilir. Bunlar tükürük kistleridir. Kendiliğinden kaybolurlar. Çok nadiren cerrahi girişim gerekir. Tıp literatüründe makalelerde bu tükürük kistlerinin bazen çok büyüyebileceği, boyunda şişlik dahi yapabileceği yazılmıştır. Böyle büyük tükürük kisti oluşursa ameliyatla alınması gerekebilir.
Tükürük kanalı bağlanan tükürük bezlerinde nadiren fistülizasyon olur. Yani tükürük kanalı bağlanan bezdeki, tükürük salgısı devam eder. Başka bir yol bularak tükürük akışı devam eder. Çok nadir olabilecek bir komplikasyondur. Ek bir cerrahi girişimle fistül kapatılır.
Nadiren ağız içinde kuruluk olabilir. Ameliyatta geride sağlam bırakılan tek tükürük bezi bazen yeterli gelmez ve ağız içinde kuruluk olur. Tükürük kanallarının bağlandığı ameliyat geri dönüşsüz olduğundan bu hastalara yemek yerken mutlaka sıvı da almaları önerilir. Ağız hijyenini bozacak, dişlerde çürüğe yolaçacak derece kuruluk genelde olmaz. Tüm ameliyat planlarında en azından tek taraf parotis tükürük bezi sağlam bırakılmaktadır; bu da beslenme sırasında gereken tükürük salgısını sağlar.
Tüm bu yan etkiler genellikle kısa sürede kendiliğinden geçer. Enfeksiyon teoride görülebilir (ağız içi mikroplu alan kabul edilmektedir) fakat bilimsel yayınlarda bile enfeksiyon gelişmiş bir vakadan hiç bahsedilmemektedir. Dolayısı ile enfeksiyon olmaz diyebiliriz.
Ameliyattan hemen sonra..
Hastalar genellikle bir gece hastanede yatırılır. Bebek hastalar 2 gece hastanede izlenir. İki üç gün kadar tanesiz sulu gıda verilir. Ağız içinde dikişler olduğundan katı parçalar içeren gıdalar yenmemelidir. Bol sıvı gıda tüketilir.
Antibiyotik ve ağız dezenfektanı kullanılır.
Ameliyattan sonra kısa bir süre hastanın ateşi yükselebilir. Bu beklenen bir şeydir. Araya ateş düşürücülerle girilir. Ateş kısa sürede normal seviyelere düşer. Yine ilk günlerde kanda amilaz seviyesi hafifçe artabilir. Bu da beklenen bir şeydir. Amilaz seviyesinin normal seviyelere düşmesi 2-3 hafta alabilir.
Ağıziçindeki dikişler kendiliğinden eriyen dikişler olduğundan alınmalarına gerek yoktur.
Bir süre kanalı bağlanan tükürük bezlerinde şişme olsa da zamanla bu şişlikler düzelir..
Ameliyatın başarı oranını düşüren etkenler
Tabii ki her ameliyat her hastada çok iyi sonuç vermez. Drooling ameliyatında da sonucu kötü etkileyen faktörler vardır.. Mesela:
Hastada ameliyattan sonra eğitim almasını zorlaştıran zeka geriliğinin olması
Duruş bozukluğu.. Hasta kambur ve başı öne eğik duruyorsa ameliyatta sağlam bırakılan tükürük bezinin ürettiği tükürük de ağızdan salya akışı olmasına yol açar. Ameliyattan sonra hastanın dik durmasını ve başını dik tutmasını isteriz.
Dudakların açık kalması sonucu kötü yönde etkiler. Mutlaka hastaya dudaklarını kapatması öğretilmelidir.
Hastada ön dişlerin kapanmasına engel olan bir çene yapısı bozukluğu varsa bu da akıntının devam etmesine yol açar. Bu hastaların ortognatik yada ortodontik tedavi görmesi gerekebilir.
Op. Dr. Oytun İdil (Estetik, plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı)
Adres: Rumeli cad. No:3 D:1 Nişantaşı, Şişli - İstanbul / Türkiye
E-mail: oytunmd@gmail.com
GSM: +90 533 569 0649 +90 505 296 5569 +90 553 985 8087
Muayenehane: +90 212 296 3656 +90 505 137 1393
Whatsapp: +90 533 569 0649 +90 553 985 8087